Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

Gilmore Girls

Carole King & Louise Goffin - Where You Lead I Will Follow



"Lorelai;Please, Luke.


Luke;How many cups,have you had this morning?


Lorelai;- None.
Luke;- Plus?


Lorelai;Five, but yours is better.


Luke;- You have a problem.
Lorelai;- Yes, I do."

çok seviyorum bu ikisini :)
Photobucket

Gilmore Girls en çok sevdiğim, izlerken onlarla yaşıyormuş hissi yaşadığım bir diziydi. Her karakteri ayrı ayrı severdim. Şimdi fotoğraflara, giflere baktıkça sırıtıyorum bir yandan da.
İlk sezon özellikle bambaşkaydı. Sonlara doğru biraz bizi üzmeye başladılarsa bile iyi toparladılar.

Stars Hallow kasabası, sakinleri ayrı ayrı üzerinde konuşulacak insanlardı. Bu yönüyle Northern Exposure Cicely kasabasını çok andırıyordu.
Kasaba konseyi toplantıları vazgeçilmezdi. Taylor Doose'nin huysuzlukları, Kirk'ün çatlaklığı, Luke'un asık ve bezgin suratı, Lane'in despot annesi yani hepiciği ayrı alemdi.


Mesela Kirk'ün Creepy dansı efsanedir, ara ara açıp izliyorum ne yalan söyleyeyim :)





Photobucket
Lorelai ve Rory ise bambaşkalar. Benim için özel olmalarının ayrı yanı onlar gibi anne kız ilişkimiz olduğu için olsa gerek. Hatta zamanında yayınlanırken çoğu kişiden aynı sözü duyardık "sizin gibiler ya!" Öyle ki, bizde onlar gibi bir ton erzak alıp film günleri yaparız eskiden beri, yemeye pek düşkünüzdür. Hatta izleyip dalga geçtiğimiz programlar bile aynıydı.

Bir keresinde Lorelai ve Rory annelerinin evinde kalırlar, sıkıntıdan tv'yi açarlar ve bir programa denk gelirler. Aaa başlamış mı diye gecenin bir yarısı heyecan yapıp, üstünde konuşmaya başlarlar. O sırada bizde annemle "aaa bizim gibiler ya bunlarda" diye birbirimize bakıp güleriz, görüntü televizyona denk gelince şaşırırız tabii. Çünkü bizim de izlediğimiz ve aynı şekilde yorum yapıp, fikir teatisi yaptığımız fransız kanalındaki obez yemek yapan teyzeleri izliyorlardı. Ne gülmüştüm ya.



Lorelai Gilmore benim 30lu yaşlarda mutlaka olmayı istediğim bir kadın. Güzel, son derece zeki, zevzek, kahve delisi, neşeli, komik bir kadın. Lauren Graham bundan sonra hangi rolü oynarsa oynasın hep bizim için Lorelai olarak kalacak. Zaten normal hayatında da ondan farklı biri değil. Kendini oynamış sanki.

Rory ise yer yer gıcık olduğum bir karakterdi. Ama onun ilk başlardaki kendi halindeki tavrı hoşuma giderdi. Lakin sonlarına doğru iyice sinir olmaya başladım. Hele evi terk ettiğinde öyle sinir olmuştum ki.

Birçok izleyici gibi benim için de, Luke ve Lorelai çok özeldir. Ayrıldıklarında pek üzülmüştüm, Lorelai'ın gözyaşlarına, Luke'un kafesine gidemeyişine pek üzülürdüm.

Rory ise Jess ile olmalıydı. O sarı entel kılıklıdan hiç mi hiç hoşlanmadım.



Onları en çok sevme nedenimiz bizim gibi olduklarıydı, muhteşemim havalarında takılmıyor ve aşk acısı çekiyor, onu yaparken yataktan çıkamıyor, bol bol yiyorlardı.


Beni en heyecanlandıran ise en sevdiğim dizide en sevdiğim şarkıcılardan olan Sebastian Bach'ı görmemdi. Resmen koltuktan düşüyordum o derece. Ne gruptu ama Lane'in grubu. Zack şimdilerde True Blood'da arzı endam etse de o bir kere Lane'in kocası :)

Stars Hollow'un ve Amerikan küçük kasabalarının en sevdiğim yanı hep enteresan festivallerin olması. Gilmore Girls de bolca rastlayabilirsiniz.

Bu postu yazarken onları acayip derecede özlediği fark ettim. Tekrar izlemeye başlamanın tam zamanı bence.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder