"Joo Won:Tıraş kremini böyle sürdükten sonra jileti alıyorsun.
Ra Im:Gerek yok.2 günde bir bende yapıyorum.
Joo Won:İki günde…Nereni?"
Bol patlamış mısır, cips. Bol dizi, film.
Bir diziyi daha bitirdik. Bu sefer makarna restoranına konuk olduk. Çok şirin, eğlenceli bir yandan şef sayesinde geren ve makarnalar sayesinde acıktıran diziydi.
Şu sıralar The Greatest Love ile ortalığı kasıp kavurmuş Gong Hyo Jin ve Coffee Prince'in Ajushisi Lee Sun Gyun baş roldeler.
Konumuz esas kız Seo Yoo Kyung'un Le sfreia'daki çömezlik günlerinin bitimi ile başlıyor. Elinde japon balıklarıyla karşıdan karşıya geçerken ayağı takılır ve balıklar uçar. Ne yapacağını bilemez bir haldeyken karşıdan gelen bir adam ona yardım eder. Bu adam Choi Hyun Wook yani birkaç gün sonra ona kök söktürecek yeni şefidir. Elleri arasında balıkları taşırlar, o anda birbirlerinden hoşlanırlar.
Sonra işine dönen esas kızımız italyan şefleri Totti'nin işten çıkarıldığını öğrenir. Ve yeni şef Choi Hyun Wook rüzgar gibi gelir. Öncelikle bütün kadın şefleri işten atıp, İtalyadan getirdiği kendi ekibini işe alır. "Benim mutfağımda kadın olmayacak!" diyerek. Soe Yoo Kyung daha çömezliği yeni bitmişken işten atılmış olur. Şefle katta karşı dairelerde oturması da tesadüfün böylesi dedirtiyor.
Türlü yollar deneyerek en sonunda işini tekrar alır. Böylelikle La Sferia mutfağındaki tek kadın olur. Tabii bu kolay olmayacaktır. Yeni şef katı, sert ve sinirlidir.
İşin içine restoranın gizli sahibi ve şefin eski sevgilisi de girince olaylar iyice birbirine girer.
Gerçekten bir yerden sonra şefe gıcık oluyorsunuz. Ama şöyle bir gerçek var ki, Choi Hyun Wook o kadar sert olmasaydı yerlerinde sayıyor olabilirlerdi. Aynı zamanda oda çok şey öğrendi. Daha insancıl davranmayı mesela. Ve 'benim mutfağımda aşka yer yok' diye büyük konuşup, insanları işten atarken kendisinin esas kızla aşk yaşaması onu daha farklılaştırır.
Ben en çok son bölümlerde Seo Yoo Kyung'un yemeğini tekrar tekrar yaptırmasına kıl oldum. Kız cinnet geçirecekti resmen. Hele babasının karşısında aynısını yapınca adam adam seni yolarım ben! oldum :)
Seo Yoo Kyung ise "yeeee şeeef" diye adamın bu çatlaklıklarına dayanmaya çalıştı garibim. Zaten dizide "yeeh şef!" lafından geçilmiyordu.
Ben açıkçası Ajushi Lee Seon Gyun'a alışamadım. Tamam iyi oynamış evet ama onu biz müzik adamı, sakin biri olarak görmeye alışmışım. Tuhaf geldi. Burada maşallahı vardı. Sinir stresin bini bir para.
Dizinin sonunda mutfak nihayet düzelir, iki ekip birbirine alışır. Çok şükür dedik.
Ve dediğim gibi deli gibi makarna istiyorsunuz. Hatta yapıyorsunuz. Çok güzel tüyolar var.
Mutfakla alakalıysanız mutlaka öneririm, çok şirin eğlenceli dizi.
Yoon Eun Hye'ı pek severim. İlk izlediğim kore dizisi Düşlerimin Prensinde oynuyordu, sonra Coffee Prince'de sevdim Eun Chan olarak. Tabii ardından Lie To Me'yi izlememek olmazdı. Baktım fragmanlarına pek eğlenceli başlayayım dedim. İlk bölüm itibariyle pek eğlenceli bulunca sardı beni.
Şimdi esas kızımız Gong Ah Jung 30'una gelmiş turizm bakanlığında çalışan bir bekar memurdur. Terslik sonucunda hazırladığı etkinlikte arıların saldırısına uğrarlar ve iş yerinde sorun çıkınca bir bara gider deli gibi içer ve istifa mektubunu yazarken bir oğlanla tanışır. Oğlan peçeteye yazdığı istifa mektubunu alır kaçar. Oda arkasından deli gibi koştururken esas oğlan Hyun Ki-Joon'la karşılaşır. Ki-Joon o oğlanın abisidir. Bunlar arkasından bakakalırlarken Ah Jung alkol komasına girer ve hastahanelik olur. Ertesi gün kuafördeyken Hyun Ki Joon'un korenin en ünlü iş adamlarından biri olduğunu dergilere bakarken öğrenir. O sırada eskiden çok yakın arkadaşı olan Yoo So-Ran ile karşılaşır. So-Ran onun aşık olduğu adamı elinden alıp evlenmiştir. İkisini karşısından bir anda görünce evlendim ben diye yalan atar.
Hyun Ki-Joon hastahane masraflarını ödediği için parasını geri ödemeye gider. Tabii orada aksilikler yakasını bırakmaz, dikkat çeker bayılmış numarası yapar ve Hyun Ki Joon kucağına alır bir odaya götürür. Ah Jung parasını geri verir ve ayrılırlar. Bu sırada Ah Jung'ın bir arkadaşı onları görmüştür ve So-Ran evlenmiş diye anlatırken evet evet Hyun Ki Joon'la gördüm diye atlar ve herkes onların evlendiğini düşünür.
Böyle bir yalan üstüne başlıyor. Ben başlarında çok eğlenmiştim. Ah Jung karakteri bıcır bıcır, sakar komik bir kız. Bridget Jones gibi sanki. Hyun Ki Joon'da Mark Darcy.
İlk başlarda Ah Jung çok hoş giyiniyordu. Sonlara doğru çok kötü giyinmeye başladı. Yoon Eun Hye'ın topuklularla yürüyemediği bir gerçek tabii. Gerçi hangimiz doğru dürüst yürüyoruz ki? :) yavrucum oradan oraya savruluyor Beren Saat gibi.
Benim sevdiğim sahne işte bu Sakura ağaçlarının altında oturdukları banktaki bu sahneydi. O ilk kar yağarmış gibi yaprakların uçuşması pek güzeldi.
Ve kola sahnesi çok komikti. Hyun Ki-Joon gibi ciddi bir adamın o atraksiyonu yapması çok güldürdü beni.
Ama işte dizi ilk bölümlerdeki eğlenceli halini koruyamadı. Sonlara doğru sıktı. Hatta Ah Jung'ın o kafasının karışıklığı soğukluğu falan cinnet geçirtti. O kadar çılgın neşeli bir kızın birden durgun, sıkıcı bir kıza dönüşmesi hiç olmadı.
Bu uzak doğulular ideal adam(rüya adam) yaratmakta çok iyiler. Animelerde görüyordk zaten süperdüşüncelianlayışlı adamları dizilerinde de görüyoruz.
Hyun Ki-Joon hakikaten beş malzemeliymiş (dizide bundan çok bahseder)
Dizinin sonunun neşeli eğlenceli olmasını beklerdim ben. Cidden evlendiklerini falan yapsalar harika olurdu. Buna rağmen başları güzel. Yoon Eun Hye severler affetmeden izler yani.