Bir sezonunu bitirdiğim hapishane konulu diziyle devam edeyim. Bu seferki dizimiz Rectify gibi hüzünlü değil.
Orange is The New Black Weeds dizisinden tanınan Jenji Kohan'ın elinden çıkmış. Esasen true story hikayesi.
Esas kızımız Piper Chapman iyi eğitim almış 30larında nişanlısıyla mutlu mesut yaşayan biridir. Lakin geçmişi onu bırakmaz, eskiden yaşadığı lezbiyen ilişki ve bu ilişki sırasında sevgilisi için uyuşturucu kuryeliği yaptığı için başı belaya girer ve kısa bir süre hapse düşer.
Piper'ın orada yaşadıklarını ve hapishane hayatını konu alıyor dizi.
Ben şahsen severek izledim. Efsane dizi OZ ile kıyaslamışlar o kadar değil. Hatta hiç değil. Öyle bir beklenti ile başlıyorsanız, beklentilerinizi bir kenara bırakın.
Ve aşağıda dizi ile ilgili spoilerlar verebilirim. İzlemeyenler o kısmı okumasın bir zahmet.
Şimdi Piper Chalpman'a gelelim. Kıza başlarda çok acımıştım üzülmüştüm, aptallığı yüzünden günlerce aç kaldı, alışamadı bir türlü ortama. Ama sonlara doğru ciddi anlamda sinir oldum. Başına gelenler tamamen kendi beyinsizliği yüzünden çünkü. Nişanlısı Alex ismini vermedi diyince Alex'in kollarına koştu, birinden yüz bulamayınca öbürüne gitti. Hele şu kaçık İsa manyağı kızı akıl hastanesine yollayıp, sonra kendini önemli göstermek adına çıkarttırması falan acayip sinir oldum. Kız çıkınca bu onurlu hareketi adına kollarına mı koşacaktı? Hatun deli, normal değil, bu halen iyilik güzellik peşinde. Son bölümde Piper'ın ilgi açlığı o denli rezil durumlara geldi ki, gerçekten ihtiyacı olduğunda herkes yanından kovdu.
O yüzden baş karakteri sevmedim.
Ama Alex Vause!
Laura Prepon müthiş iş çıkarmış. Hatta fasılasız şimdiye kadar en iyi oynadığı rol. That's 70s'de son derece vasattı ama dizi güzeldi. October Road'da ise çakma bir Peyton Sawyerdı. Burada ise tam olmuş. Kendine bu rol gitmiş fazlasıyla. Cool'uktan ölecek resmen. Bir 5 bölüm daha olsaydı Melda'nın Mad Mikkelsen sevgisi gibi bende Alex Vause sevgisi yaşayacaktım :)
Hatunun gözlüğü efsane oldu resmen. Alex ilk bölümlerde Piper'ın hatası olarak görülürken, sonlara doğru hayatı, yaşadıkları ile kendini sevdirdi.
Önceleri Alex'in yanlış yaptığını görürken sonra Piper'ın -bence- onu resmen kullandığını görüyoruz.
Ve nişanlı Larry. Jason Bigss şu eli şeyinde imajından bir türlü kurtulamadı yıllardır. Burada da aynı modlarda görüyoruz kendisini. Çok sinir oldum bu adama alsın Piper'ını gitsin. Bu denli düşüncesiz bir adam anca bulunurdu. Katıldığı radyo programında hapishane'nin tüm dedikodularını tekli çiftli yetiştirdi. Nişanlısını ne denli zor bir duruma düşüreceğini düşünmedi bile.
Hele Alex'le son bölümde konuşmasına koptum. Kız boy olarak da, kişilik olarak da ondan on gömlek üstün.
Şimdi gelelim diğer karakterlere. Hepsini yazamayacağım ama benim enlerimi topladım :)
"Tsystee" en sevimli karakterdi. Hoş açıkçası zencilerin hepsini çok sevdim, gruplar arasında favorim onlardı.
Evet hapishanede beyazlar, zenciler, asyalılar, latinler gibi gruplaşmalar var normal olarak.
Taystee Piper'ın saçından bir tutam kestirip kendine ekletmişti en süper oradaydı. Gerçi kadının her repliği ayrı olay. Bu bir ara çıktı dışarı, orada yapamadı saçma sapan bir suç işleyip geri döndü.
Nicky Nichols favorilerimdendi yine. Kadından acayip bir anaçlık akıyor. Anne ilgisi görememenin sonuçlarından olsa gerek. Alex ile iyi takım oluşturdular, ikinci sezon onları birlikte görmek istiyorum.
Crazy eyes.
Bu kadın en çılgın karakterdi. En şaşırdığım tarafı insanların ona neden Crazy eyes dediklerini anlamamasıydı. Onun bölümlerinde çok güldüm ya. En sonunda Piper'a da lafı geçirdi canım benim :)
Eheh dizinin en cool'u dermişim. Adamın orijinal haline bakınca şok geçirdim porno bıyığı meğerse nasıl değiştirmiş. Başlarda aşırı itici olan karakteri son iki bölümde acayip romatikleşti. İkinci sezonda Daya'nın peşini bırakmaz, çocuğu da aşırı sahiplenir. Yani kıza verilen o saçma akıl hiç işe yaramadı.
Yani demem odur ki, 13 bölümlük bu diziyi şiddetle tavsiye ederim.
Hele Regina Spektor imzalı jenerik müziğine aşık olacaksınız.
Son olarak Alex ile veda edeyim.
İyi seyirler...